Bir kasabaya yaklaşıyordu yine. Güneşli bir kış günüydü. Evlerin bacasından dumanlar tütüyor, köpeklerin havlaması duyuluyordu. Uzaktan çığlık ve feryat sesleri duyuldu. İleride, atlı askerler vardı. Ağır adımlarla dikkatlice yürürken bir ses duydu.
- Şişt. Hey derviş.
Sesin geldiği yeri aradı. Sağa sola baktıysa da kimseyi göremedi.
- Derviş kardeş. Şişşt, bu tarafa bak.
Kısık bir sesle konuştuğuna göre sesin sahibi, kendisini gizliyordu mutlaka.
- Derviş, sağ tarafındayım, bak hele.
Yunus, sağ tarafına bakınca, yıkık dökük harabe halde bir ev gördü. Ses o taraftan geliyordu. Yerle bir olmuş yıkıntıların içinden sallanan bir eli fark etti.
- Çabuk buraya gel. İleride askerler var. Seni görmesinler. Durma hadi gel..
Yunus, o tarafa doğru yürüdü .