Türkiye’de ilahiyat ve onunla ilintili meseleler, sürekli tartışmalı bir zeminde ele alınmaktadır. Bu durum, bir yandan ilahiyatla ilgili tüm paydaşları zihnen diri tutarken, öte yandan ilahiyatın kurumsal anlamda istikrarlı bir gelişim göstermesine ve toplumsal yarar üretmesine mani olmaktadır. İlahiyata dair içeriden ya da dışarıdan getirilen yapıcı/yıkıcı eleştiriler ve oluşan doğal/suni algılar, çoğu zaman yüzeyselliğe yenik düşmekte; ara ara ortaya konulan dönüşüm çabaları, ne yazık ki istenilen sonucu vermemektedir. Herkesin ilahiyatı her açıdan konuştuğu bir konjonktürde elinizdeki bu eser, ilahiyatı anlamak için ilahiyatın akademisyenlerine kulak vermekte ve onların gözünden geçmişe, şimdiye ve geleceğe yönelik kritik bir perspektif oluşturmayı amaç edinmektedir.