Bu bir ilk roman… Geçmişinin altında ezilen bir kadının aşkla kurtuluşunu, bu duyguya yabancı bir adamın hissettikleriyle bambaşka biri oluşunun anlatan bir ilk roman…
On beş yaşımda boş sayfaya kalemle ilk kez dokunduğumda kendimle alay ettim, boşuna vakit harcıyorsun, sıkılacaksın bir iki gün sonra dedim. Sekiz ayın ardından son noktayı koyduğumda bile ‘kitap’ diyemedim, oysa ben kendimi bildim bileli yazıyordum, okuma yazmayı öğrenince basit cümlelerle günlüğe heves etmiştim, sonra kısa hikâyeler, denemeler… Bana bile fark ettirmeden kelimelerim de büyüdü benimle ve Denizin Külleri’ne can verdi. Ailemin tatlı sürprizi onu sizlere ulaştırdı ve ben bambaşka bir maceraya atıldım, varlığından haberdar olmadığım düşlere vardım, yeni hayatlar aramaya çıktım…
“Mutlu sonlar hiçbir zaman olmadı ki zaten, tek yapabildiğimiz sona gelene kadar mutlu olmak…”