Firuz Mustafa, Türkiye’de yayımlanan bu ilk eserinde öyle bir üslup kullanıyor ki adeta hikâyenin geçtiği muhite odaklanırken bütün âlem bir süreliğine karanlığa gark oluyor. Ünlü filozofun kadraj tutarak ışıklandırdığı “gri” kasabada, balıkçılık yapan genç bir adamın, Tugay’ın yaşam öyküsüne tanık oluyoruz. Yazar bir yandan okuru dünyadan soyutlama başarısını gösterirken diğer yandan bir bütün olarak sunduğu “yeni gezegen”inde en sıradan enstrümanlarla yaşamın kendisini anlatıyor. Bunu yaparken kullandığı ya da kullanmadığı her sözcüğün arka planında bir referansın yattığını fark ediyoruz. Bakalım denizde fırtınaya yakalanan başkahramanımızı dostları kartal, balık ve köpek kurtarabilecek mi yoksa annesi ile sevdiği kızın gözleri yaşlı mı kalacak?