*Alışırsın Osman. Alışırsın oğlum. Öteki balıklar renkleriyle ölür. Ama bu, kılıç! Kılıç bu. Bu başka. Bu büyük. Bu, gözüyle ölür yavrum.*
Yaman Koray, Deniz Ağacı’nda okuru 1960 yılına, Marmara Adası’ndaki yoksul balıkçıların yanına götürür. Birkaç aylık kılıç sezonu adadaki bütün dengeleri altüst eder. Kılıç, sadece bir balık değildir. Bir umuttur, aşktır, öfkedir; yani hayattır. Kalasa çıkan balıkçılar ellerindeki zıpkını kılıca değil, kör talihlerine, içlerinde kalmış ukdelere, ille de yüreklerine fırlatırlar: Deniz de en az kara kadar mücadele gerektirir.
Koray’ın kalemi de zıpkın olur fırlar. Ne her şeye gücü yeten plastik kahramanları vardır onun ne de zindan karası kötüleri. Aşkları deniz gibidir; âşıklarıysa balık… Belki de onun için tekne isimleri bunca dertlidir; Kısmet, Kaderim…
1974’te Kanlı Deniz adıyla beyaz perdeye uyarlanan Deniz Ağacı’yla beraber Dedalus’taki Yaman Koray kitaplarına *vira bismillah* diyor ve motorları maviliklere sürüyoruz.