Arzu, kocasıyla birlikte yaşadığı Üsküdar’dan Türkiye’ye, dünyaya açılan bir eksende hem gündelik hayatın akışını, hem iç dünyasının gidişatını kökünden değiştirecek zorlu bir yolculuğa talip olmuştur. Hiç ummadığı bir anda karşısına çıkan ‘Bir’idir ona ayna tutan. Kendindeki ‘İki’liklerin ötesini görmeye çalışan Arzu, bir süre sonra içinde yaşadığı her şeyin etrafında da tezahürleri olduğunu keşfedecektir. Darbeler, ölümler, iftiralar, yeniden dirilişler... Hayat ne içerde ne dışarıda bundan sonra eskisi gibi olmayacaktır.
Leyla İpekçi yeni romanında Niyazi-i Mısri`nin izinde şekillenen bir aşk ve irfan yolculuğunu kaleme alıyor. Kamil insanı Dem Yüzü`nde seyretmek isteyenlere ve bugünün Mısrî`lerine talip olanlara...
Ağla diyor Bir. Otur ağla. Daha yeni dinmişti gözümün yaşı. Peki ağlayayım tabii. Gurbetteyiz nasılsa, her vakit ağlayabilirim, ne zaman isterseniz. Yeryüzünün bütün terk edilişlerini toplamışım. Özlemim içeriye akıyor. Eşyanın yüzüne bakıyorum. Bir’in sesine dönüşüyor eşyanın sesi.