Dünyanın önde gelen psikiyatri tarihçilerinden Andrew Scull, antik çağlardan günümüze, dünyanın farklı kültürlerinde deliliğin panoramik bir portresini çiziyor. İki bin yılı aşkın bir süre boyunca akıl hastalığına verilen sosyal, kültürel, tıbbi ve sanatsal tepkileri kışkırtıcı ve eğlenceli bir şekilde inceliyor.
Günümüzde akıl hastalığına yaygın olarak tıbbi bir mercekten bakılsa da, toplumlar deliliği psikolojik veya sosyal açıklamalar inşa ederek anlamlandırmaya çalıştılar. Scull, Deliliğin Kısa Tarihi kitabında bu rahatsızlığın ve onu tedavi etme girişimlerimizin uzun ve karmaşık tarihinin izini sürerken, deliliğin yönetimi ve bastırılmasına adanmış bir endüstrinin nasıl bu denli büyüdüğünü de ortaya koyuyor.
Scull, deliliğin sağduyulu varsayımlarımızı nasıl derinden sarstığını; toplumsal düzeni hem sembolik hem de pratik olarak nasıl tehdit ettiğini; günlük yaşamın dokusunda yarattığı aksaklıkları; deneyimlerimizi ve beklentilerimizi nasıl alt üst ettiğini ustaca aktarıyor.