*Sustu, bir cevap bekledi. Cevap gelmeyince nedenini de bilemeden ayağa kalktı. Kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki… İçinden Emine’nin ayaklarına kapanıp yalvarmak geçti. Sendeliyordu. Düşmemek için koltuğun kenarından tutundu. İçi ağlamak ihtiyacıyla doldu, artık bilinci de kaymaya başlamıştı. Ne dediği anlaşılmaz karmaşıklıkta ve anlamsızlıkta, gözyaşları içinde bir şeyler söylemeye başladı. Bu arada Yasemin Hanım da odaya gelmiş, Emine’nin yanı başına oturmuştu. Mustafa yalvaran gözlerle Yasemin Hanım’a baktı. Gözüne Emine, Yasemin Hanım gibi; Yasemin Hanım da Emine gibi görünmeye başladı. Mustafa, *Aman Allah’ım ne kadar da birbirlerine benziyorlar,* diye mırıldandı. Olup bitenden ürken karasinek, perdenin kenarından havalanarak avizenin çevresinde daireler çizdikten sonra hızla yemek masasının üzerinde dağılmış çikolata parçacıklarına kondu. Mustafa bir an duraksadıktan sonra hafif ama mimiksizce gülmeye başladı…*
Masum ve umut dolu bir evlilikle başlayan Delice Bir Sevda zaman içerisinde hiç kimsenin ön göremeyeceği bir kabusa dönüşüyor. Zafer Çon ilk romanında bir kadın ve bir erkeğin beraberliğine cesurca eğiliyor ve bazı sorunların üstesinden aşkın dahi gelemeyeceğini bize hüzünlü bir romanla hatırlatıyor.