Gençlik ve değer birbirine yakışan iki anlamlı kelime... Bütün varlığın yegâne sahibi olan Yüce Allah, kâinatın göz bebeği mesabesinde yarattığı ve kendisini akıl ve irade gibi çok üstün yeteneklerle donattığı insana bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık gibi dönemler lütfetmektedir. Bu dönemler içinde en öne çıkanı hiç kuşkusuz gençlik dönemidir. Bu dönem insanın en zinde ama aynı zamanda en hareketli, en kaygan ve kırılgan bir dönemidir de. Bu dönemde biyolojik ve fizyolojik bakımdan bir olgunlaşma gerçekleştiği gibi ruhî bakımdan da olgunlaşmaya doğru bir yol alınabilir eğer ruhî/içsel disipline önem ve öncelik veriliyorsa. İnsan, beden ve ruhtan yaratılmış en şerefli varlıktır. Maddi hayatın devamı için bedenin ihtiyaçlarının helal ve meşru yollarla temini gerektiği gibi, manevî hayatın devamı için de ruhun ihtiyaçlarının fıtrata uygun olarak karşılanması gerekmektedir. Bedenin ihtiyaçları yeme, içme ve evlilik yoluyla giderilirken ruhun ihtiyaçları da Yüce Yaratıcı’ya karşı duyulan derin sevgi, saygı ve bunların gereği ile giderilir. Hayatın tamamı ama özellikle de gençlik yıllarının daha anlamlı ve daha nezih geçmesi için maddi ve manevi hayata çok dikkat edilmeli, biri diğerinin lehine veya aleyhine olacak şekilde bozulmamalıdır. Bir başka ifadeyle bedeni ihtiyaçlara değer verildiği kadar ruhun ihtiyaçlarına da değer verip boş, anlamsız, değersiz şeylerle ruhu yaralamamak ve kirletmemek gerekmektedir. Aksi takdirde manevi ve ruhi çöküşlerin yaşanması işten bile değildir.
Prof. Dr. Zülfikar DURMUŞ
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dekanı