Tahta bacaklı, tek gözü bantlı, omuzunda papağanı olan korsanlar… Definelerin gömülü olduğu palmiye ağaçlarıyla dolu gizemli adalar… Tanıdık gelen figürlerin hepsi 1881-1882 yıllarında İngiltere’deki bir dergide her ay yayınlanarak oluştu.
Kitabın yazarı Robert Louis Stevenson, oğluyla birlikte bir harita hazırladıktan sonra harita için öykü yazmaya karar verir. Stevenson, bu kararı aldığında Define Adası’nın birçok filme ve diziye ilham vereceğini tahmin etmiyordu.
Genç Jim Hawkins’in hayatı, bir korsanın ailesiyle işlettikleri handan içeri girmesiyle değişir. Jim, korsanın ani ölümüyle birlikte gizemli bir adadaki defineyi gösteren harita bulur. Arkadaşlarıyla defineyi aramak için macera dolu yolculuğa şu sözlerle başlar:
“Denizciler şarkılar söyler,
Fırtınalar arasında maceralara yelken açar,
Gemiler, adalar ve tutsaklıklar,
Korsanlar ve gömülü altınlar,
Ve anlatılan tüm hikâyeler,
Aynen eskiden anlatıldığı gibi,
Beni nasıl keyiflendirdiyse,
Akıllı gençlerimizi de keyiflendirebilir.”