Çok hastasın, sabahlara kadar inliyorsun. Yollar açılınca, Zakir, şehre doktora götürsün. İyice bir muayene ol. Olmazsa ağıldan bir koyunu satıp seni özel doktora gösterelim. Bak ölüyorsun. Bana sen lazımsın, sensiz ahırdaki davarı, malı, tarladaki ekini ne yapayım.” dedi.
Dedem, babaannemin sözlerini kesmeden dinledi. Öksürük nöbetinin ardından; “Biz fakiriz. Doktora gitmeden de ölmeyi ve yaşamayı biliriz. Bu yaştan sonra doktor bana ne yapacak? Bak Azrail’in eli üzerimde. Doktor, yalandan bir iki tane ilaç yazacak, onu yeme, bunu yeme nasihatinin ardından tomarla panknotları alacak.” karşılığını verdi. Dedemden 5 yaş küçük olan babaannemin, “Ne inatçısın, doktora görünsen ölür müsün?” sözlerini duymazdan gelen dedem, başını koyduğu yastıkta çoktan uykuya dalmıştı.