Türk edebiyatının “ilk” metinlerinden, Dede Korkut Hikâyeleri, asırlarca sözlü gelenekte ağızdan ağıza varlığını sürdürüp nihayet yazıya geçirilmişse de hikâyelerin tam olarak geçtiği dönem, ne zaman ve kim tarafından yazıya aktarıldığı bilinmemektedir. Dede Korkut’un (diğer adıyla Korkut Ata’nın) kim olduğu da tam bilinmemektedir. Kitabın girişinde belirtildiği üzere “bilge bir kişi” olup İslamiyet’in ilk yıllarında yaşadığı tahmin edilmektedir. İslamiyet öncesi ve sonrası Türk kültüründe de benzerlerine rastlanan Dede Korkut ister şaman ister şeyh, ister bilge kişi ister evliya olsun; anlattığı hikâyelere bakarak onun Türk Homeros’u olduğunu söylemek mümkün. Zira edebiyatımızın bilinen “anlatıcı”ları arasında en başta gelir.
Dede Korkut Kitabı’nın bu baskısını Dresden ve Vatikan yazmalarından aktarımla sadeleştirerek ve kimi mevcut kitaplardaki hatalardan arındırarak hazırladık. Yüzyıllardır eskimeyen Dede Korkut’un anlattıkları, hâlâ keşfedilecek birçok şey barındırıyor…