Jagues Derrida, 20. yüzyıldan 21. Yüzyıla geçiş süresindeki felsefi araştırmaların gidişatında karmaşık ve önemli bir figürdür. Bu kitap, indirgeyici olmayı amaçlamaktan çok Derrida’nın “postmodern” düşüncenin genellikle ne için adlandırıldığı ile ilgilenen okuyucularına yönelik yazılarının bazı belli başlı “odaklanma noktalarını” sunmayı amaçlamaktadır. Derrida’nın yazılarında, parçalar konuyu yalnızca en dolaysız sunmakla kalmaz, aynı zamanda diğer en uzak şekilde tasvir edilmiş ve seslendirilmiş anlamlarını da göstermektedir. Derrida’nın söyleşileri neredeyse her zaman bir tür kararsızlıkla biten ve yeniden açılmanın sözünü vermektedir. Derrida’nın yazılarında Kıta Felsefesinin iki önemli filozofu olan Edmund Husserl ve Martin Heidegger ile ilk kez bağlantı kurulan noktalarda bulunmaktadır: Örneğin, “Batı Metafiziği” bunlardan biridir. Ayrıca Derrida’nın “metafizik” olarak adlandırabileceğimiz tasarı ve kuramları kapsayan modern felsefeye karşı bakış açısından yola çıkarak, Anglo-Amerikan ilişkilerini tartışmaya açması (“mantıksal pozitivizm” ve “günlük dil” felsefesi olarak adlandırılan akımlarla ve yararcılığın bazı çeşitlerine)onun bariz bir karşı duruşa sahip olduğunu da göstermektedir.