Orlando Hard ailesinin mirasını reddederek müzisyen olmak için Amerika’ya geldiğinde dünyaca ünlü bir rock grubu kuracağını hayal dahi etmiyordu. Grubuna liderlik ederken omuzlarına yüklenen aşırı sorumluluktan asla şikâyet etmedi.
Fakat Orlando Hard gibi yenilmez adamlarda tükenip, bitebilirdi. Özlem içlerini kavurabilir ve nefret nefessiz kalmalarına neden olabilirdi. Yaptığı hatalar, geri dönülmez sonuçları beraberinde getirmeden kendini bir şekilde kurtarması gerektiğinin farkındaydı.
Adaline, hayatını başkalarının istediği gibi yaşamaya çalışmaktan yorulmuş ve ciğerlerine kesik kesik nefesler çekmekten bıkmıştı. Hayallerindeki okulu kazandığını öğrendiğinde ailesinin karşı çıkacağını biliyordu, artık ne olursa olsun kendisi için yaşamaya kararlıydı. İçini dolduracak bir nefes çekmeyi her şeyden çok istiyordu.
Yıllar önce çocukça âşık olduğu Orlando’yu bir anda karşısında görmek, yedi büyük günahtan biri olan şehveti tanımasını sağladı. Orlando’nun gözünde görünmez olmak tüm hayallerini parçalarken, bazı planlar yaptı.
Şeytanı baştan çıkarmaya kararlı düşmüş bir melek ne kadar ileri gidebilirdi?