Binlercesi *normallik* denilen sıfata tutunup gidiyor iken; ben hep, önceki cümlede bırakılan nokta gibiydim.
*Neden ruhum hep imla uyuşmazlığı yaşıyor?* sorusu yıllarca zihnime çengel atmıştı. Öyle ansızın bir gece rüyamda malum olmadı, *Evreka! Evreka!* diyerek şafak doğunca avazım çıkamadı. Vuslata dem tutan yalnızlıkla yoğrula yoğrula anladım hakikati.
Donuk bir illüzyonun uyuşmayan noktasıydım, çünkü aslında antika bir kitabın parçasıydım. İçinde sayısız endemik bitkilerin var olduğu, organik yaşamla bütünleşmiş toprağın coştuğu, havanın oksijenli muhabbetlere doyduğu, aşkın yüreklerde tüm moleküllere tutunduğu, mutluluğun nefes alan bedenlerle barışık olduğu.
İşte böylesine bir eserin kayıp olanıydım...
Ve hikayemin sonunda anladım ki hayata bambaşka bir açıdan bakmayı bilmekti imtihanım.