Bir an önce kendime kimsesiz bir yer bulmalıydım, yüzüme bir su çalmak, Musa’nın boynundaki sızıyı aldığım dudaklarıma bir daha bakmak, ayaklarımdaki ateşi toprağa vermek, saçlarımın diplerinden tüttüğünü sandığım arzuların görünmesinin önüne geçmek için bir şeyler yapmalıydım. Nereme elimi vursam Musa’nın sıcağıyla deprem yerine dönen bedenim, her ne düşünsem koynundalığı Musa’nın. Gece’nin korkunçluğunu halaylı düğünlere bulayan bir hoşluk ile çalkalanıyor içim, gözlerinin derinliğine varmak için ölmek ise ölmek, gitmek ise gitmek.