Üç arkadaş, bir gece yarısı, İran hududunda, Pir Reşit Dağı’nın yamacına yaslanmış bir köyde çığlık çığlağa dünyaya geldiler. Birlikte derin vadilerde kuş ve yılan avlayarak, dağdan dağa at sürerek büyüdüler. Sonra zamanın ruhu herbirini bir yere savurdu..
Biri bir kıza aşık oldu, ata baba topraklarını arkasında bırakarak, onun peşinden gitti. Bu onulmaz zorlu yolculukta ölümle, zülümle, yoklukla ve açlıkla karşılaştı, büyük badireler atlattı, korkunç şeyler yaşadı. Diğeri bir kan davasına karışıp İstanbul’a kaçtı. İstanbul sadece onu değil takipteki kanlılarını da bir hamur gibi yoğurup değiştirdi, dönüştürdü. Üçüncüsü ise dağa çıktı, gerilla komutanı oldu.
Sonra bu üç arkadaş doğdukları topraklara geri dönüş yaptı. Bu roman bu üç arkadaşın gidiş ve dönüş yolculuklarının hikâyesidir. Bunları anlatırken Türkiyenin içinden geçtiği geçiş sürecine de bir ayna tutuyor. O yüzden okurken herkes kendinden bir şeyler bulacaktır.
Şehrivan’dan sonra Özer’in ikinci romanı Dağ Sancısı. Üçüncüsü olan *Bal ve Diken* ise yolda, geliyor.