Yine bir Cuma gecesi, hafta içi bu saatlerde, travesti ve hayat kadınlarının yoldaşıdır bu semt, her gece olduğu gibi bu gece de hınca hınç dolu. Başlangıçta her kesimden genel bir kitleyi ağırlıyor ancak ilerleyen saatlerde sadece müptezel ve alkolikler kalacak semtin sokaklarında. Kulüplerden yükselen müziğin ağırlığı gittikçe artıyor. Müzik ve insan kargaşasının harmanlaşmasından oluşmuş sesin kokusu, her bir yanını kaplıyor semtin. Yazdan sonbahara geçişin habercisi yağmurlar, her gün semte dokunmaya başladı. Bu gece yine yağışlı ama ne kalabalığı ne de sesi engellemediği gibi; ortama serin, akışkan bir tat veriyor. Yağmurun kalabalığın içinde yarattığı tat, âdeta aşk gibi. Islak ve serin. Bu ıslaklık içerisinde yer yer romantik çiftler yağmur altında birbirlerine sarılıyor ve öpüşüyorlar yer yer de eğlenceli gençler dans ediyor ve içerek sohbet ediyor ama az sonra fırtına kopacak. Çöpün kenarında kuytu bir köşeden yükselen çığlıklar bu gece semti sallayan fırtınanın ilk görüntüsü olacak ve ertesi günün sabahında çığlıkların sahibi iki genç, sorgulanacak.