Şiwan Ali Yılmazdağ sanata gönül vermiş, sanatın her dalına meyil eden, sanata aşk ile bakan bir sanatçı. Asıl mesleği heykeltraşlık olan Yılmazdağ, sanatın her renginin birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğiyle hareket etmiş ve bu bütünlükte yerini almaya karar vermiş biri. Bazen resim çizdi, bazen bir heykel yonttu, bazen de bu eserlerinin anlamına anlam katmak için yazılar, şiirler yazdı... Şiwan Ali, resimle heykelle anlatamadıklarını şiirsel bir dille anlatmaya karar vermiş, sosyal medya üzerinden yazdıklarını okurlarına ulaştırmaya çalışmış.
Şiwan Ali Yılmazdağ (Şiwan Ali Abdalrahman), yaşadığı bütün zorlukları şiirlerine katarak aşmaya çalışmış, anadili Kürtçe dışında kendisini çevreleyen diğer dilleri de (Farsça, Türkçe, Arapça) öğrenmiş ve bu dilleri de şiirlerinde kullanarak zor bir yolu seçmiş; bundan kaynaklı şiirleri bazen de anlaşılamamıştır...
Senden uzakta divane olurum burada avarım
Gidişin ateş gibi gitme yakar, kör olur didarım.
Pervaneyim pervasız kalır başım sensiz olunca,
Mecnun misali sahra olur meskenim diyarım.
Parmaklarım tij misali firakte beni zabıt eder
Ben Ferhat’ım nerede o Ermeni dide xazalım.