Öğrenmen gereken şeyler var. Geçmişin senin bir adım arkandan gelen bir iskelet, geleceğin ise bir adım önünde yürüyen bir başka iskelettir. Belki saat takmazsın, ama iskeletlerin takar ve saatin kaç olduğunu hep bilirler. Şu an, bu iskeletler anılardan, düşlerden ve seslerden oluşur. Seni iki arada bir derede, dokunma ve oluşma arasında, kapana kıstırabilirler. Ama ille de kötü değildirler, tabii sen kötü olmalarına izin vermediğin sürece. Yapman gereken sürekli hareket etmek, sürekli iskeletlerinle birlikte uygun adım yürümek. Seni asla terk etmeyecekler, yani bu konuda kafa yormana gerek yok. Geçmişin çok geride kalmayacak, geleceğin çok fazla önüne geçmeyecek. Yine de bazen iskeletlerin seninle konuşacak; sana oturmanı, dinlenmeni, biraz soluklanmanı söyleyecekler. Belki sana sözler verecek, duymak isteyeceğin şeyleri söyleyecekler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar sen yürümeye devam et, harekete devam et. Bir de, saat takma. Zaten Kızılderililerin saate ihtiyaçları olmaz, çünkü iskeletler hep zamanı hatırlatır onlara. Anladın mı, vakit hep şimdidir. Kızılderili zamanı budur işte. Geçmiş, gelecek, hepsi şimdinin içinde sarmalanmıştır. Böyledir işte. Şimdide tutsağız hepimiz.