Yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar `şehidlik` kavramı dar bir alanı kapsıyor ve tartışma konusu olmuyordu. Alan genişleyince mânâ kayıpları hissedilmeye başladı. İslam adına hareket ettiklerini iddia eden silahlı terör grupları sebebiyle `cihad` kavramı hakkında da tereddütler ve hatta mânâ sapmaları meydana geldi. Tartışmalar, daha geniş bir sahâya yayıldı.
`Gazilik` kavramı ise mevzuatımızda zaten net ve sâbit bir bir şekilde târif edilmemişti. Bu kitabın yazıldığı günlerde yeni düzenlemeler yapılıyordu.
Belirsizlikler sebebiyle kitaba adını veren kavramlar aşındırıldı, istismar edildi, zaman zaman ve yer yer aşağılandı. Çünkü tartışmanın tarafları, meselenin özüne inmeden, `bilgi sâhibi` değil, `fikir sâhibi` olarak görüş beyanında bulunuyorlardı. Gerek yurt dışında ve gerekse yurdumuzda şu veya bu sebeple ölen, öldürülen veya mahkeme kararı ile idam edilen kişilerin şehid olup olmadığı, meselenin İslâmî yönü göz ardı edilerek tartışılıyordu.
Son yıllarda, iş ve trafik kazalarında ölen işçilerin `şehid` sayılıp sayılmayacağı tartışmaları da şehidlik kavramına olan alakaları arttırdı.
`İslamofobi evhamı`nın ortaya çıkardığı `İslamî terör` iftirasına dayanılarak, mukaddes değerlerin korunabilmesi için elzem olan `cihad`, `gazilik` ve `şehidlik` kavramlarının çağdışı olduğu ve yüceltimemesi gerektiği iddiaları, mevzuun uzağında olan kişileri yanlış düşüncelere sevkeder oldu.
Şehidlik, İslâmî bir kavramdır. Şehidliğin ne olduğunun açık ve net bir şekilde ortaya konulması için İslami kaynaklar yerine siyasi düşünceler rehber alındığında bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalmak mukadderdir. Hattâ `İslâmî yazar ` olarak bilinen kişiler arasında bile kesin mutabakat sağlanamadığı görülmektedir. Ülkemizde uzun yıllardan beri şehidlik kavramı, farklı biçimlerde yorumlanıyor ve bu yorumlara bağlı olarak yanlış hükümler veriliyor.
Elinizdeki kitap, bu kavram karışıklığının önlenmesi; İslami kaynaklarda yer alan hükümlere dayanılarak; cihad, gazi ve şehid kavramlarının saygın bir konuma yerleşmesi maksadıyla hazırlanmıştır.