...Kırık dallar, yavaş yavaş yere kavuşan sararmış yapraklar, yağmur damlalarıyla toprağın sevişmesi, göç eden kuşların ayrılıkla kavuşma melodisi, dağların gelinliği giyişi, sislerin dağ başını süslemesi, şırıl şırıl ruha kavuşan suların akışı, koşturan karıncalar, sakladıkları cevizleri bulan sincaplar ve sevdikleriyle buluşan hazan çiçekleri, hazanın hüznüne dem katar ve hatırlattırır seni ey sevgili. Yaprakların sararıp döküldüğü sonbaharın hüzünlü günleri, ağaçların çoğu yapraklarını bırakırken yere, zeytin ağaçları yeşilliklerinden hiçbir şey kaybetmeden bütün soğuk rüzgarlara rağmen, büyük bir metanetle yapraklarını değiştirir, asaletini korur her zaman, hissettirmeden. İşte böyle bir günde Verda hüzne inat serseri sokaklardan geçerken, Raşit elindeki fidanı dikiyordu, sonra ceketinin cebinden çıkardığı gökkuşağı renkli kurdeleyi yanında bulunan Şeyma’ya uzatarak saçlarına takmasına yardım etti. Şeyma’nın yüzünde, hazanın hüznünü andıran matemin arkasından, bir tebessüm belirdi. Hazanın hüznünü andıran bir matemin arkasından..!
Şair Tahir Araz, kaleme aldığı Türkçe ve Arapça şiirleriyle yoğun duygularını bilgi birikimiyle harmanlayarak içinden gelen sesi okuyucusuyla paylaşmakla adeta sesinin çığlığını yansıtmıştır. Bu çığlık aşkın, sevginin, ölümün, hazanın ve mavinin çığlığıdır...