“Soyadım Salmon’dı, balık adı gibi; ilk adım Susie. 6 Aralık 1973’te öldürüldüğümde on dört yaşındaydım. Katilim bizim semtten bir adamdı. Annem onun bahçesinin kenarlarına ektiği çiçekleri sever, babam arada bir onunla gübrelerden konuşurdu.”
Susie Salmon bize bunları cennetinden anlatmaktadır, okul bahçesine benzeyen, güzel salıncakların, arkadaşların ve yeni gelenleri okula alıştıracak danışmanların olduğu bir okul bahçesine benzeyen cennetinden. Orada istediği her şeye anında ulaşabilir, ulaşamadığı tek şey ise en büyük arzusu olan yeryüzündeki sevdiklerine kavuşmaktır.
Susie ölümü sonrasında eskiden mutlu olan aile bireylerinin çektikleri acıları, nasıl birbirlerinden ayrı düşüp yalnızlaştıklarını ve bu trajediyle nasıl başa çıktıklarını cennetinden izlemeye başlar. Yıllar içinde arkadaşları ve kardeşleri büyür, âşık olur ve onun asla deneyimleyemeyeceği şeyler yaşarlar. Ancak hayat Susie için henüz bitmemiştir…
Yaşam ve ölüm, anılar ve unutmayla ilgili bu güçlü ve etkileyici roman, çıktığı andan itibaren bir klasik haline gelmiş ve 2009 yılında Peter Jackson tarafından sinemaya uyarlanmıştır.