Çoğu insanın hayatında cennet, hayata dair yazılan bir makalenin, o da temennide kalan, son kelimesidir.
Veya şöyle denir: Mekânı cennet olsun, âmin! Bu, hayat makalesinin, gidenin ardında okunan son cümlesi değil midir?
Bu son cümleye bakılırsa cennet, biten hayatların malzemesidir. Devam eden hayatlar cennet için beklemek zorundadır. Veya cennet, devam eden hayatların sıradan bir kelimesi halinde kullanılır.
Aslında hayata dair ne varsa, hangi konu ele alınırsa hepsinin içinde cennet olmalıdır; zira cennetten koparılan bir hayat cehenneme kolayca dönüşür.
Cennet, hayattaki yerini alamayınca sapmalar başlar. Doğru bilgilerle konuşan ama hayata anlam katamayan insanlar yetişir. Cenneti anlamayan veya cennete küsenler eklenir bunlara...
Sonra bakarsınız cenneti hayal dünyasından dünya gerçeğine indiremeyenler narı ve nuru konuşur.
Nur nar olur dillerinde ve cennet hizipleşir. Cennete layık görülmeyenler ve cenneti kendi ablukalarına alanlar olur. Cennete dair Kitabın ve Peygamberin çizmediği sınırlar çizilir.
Dünya ve cennet düşüncesi sağlıklı bir değerlendirmeyle yeniden ele alınmalıdır.