Yürekleri paramparça eden böyle bir "hayat savaşına" dayanmak mümkün değildi. Gencecik bedenlerin lime lime doğranışına... Kan revan... Taptaze umutların... Nasıl dayanılabilirdi? Bu öyle bir savaştı ki; Hasret ateşinde sevdaların tutuştuğu... Gönül ocağında özlemlerin korlaştığı... Kavuşma hayallerinin eriyip, buharlaştığı... Bir kıyametti. Okurlarımdan birisinin anlattığı bu hayat hikâyesi, beni çok etkilemişti. Derhal hikâyenin canlı şahitlerini bulup, bu hatıraları bir kitap haline getirmeyi düşündüm. Emindim ki, böyle bir eser, toplumun yediden yetmişe tüm karamsar fertlerine bir umut, bir ışık olacaktı. İnsanın kanını donduran bu gerçek hayat hikâyesinin esrarlı yolculuğuna var mısınız? Cennete Giden Günahkâr, karamsar dünyalara bir cennet ümidi ekmek için sizleri bekliyor.