İnsanlar niçin bir cemaatin parçası olmak ister? Zygmunt Bauman bu soruya *hiçbir zaman tam olarak elde edemeyecekleri güvenceye ulaşabilmek için* yanıtını veriyor.
Yazara göre cemaat şiddetli yağmurda altına sığındığımız bir saçağa, dondurucu soğukta içinden çıkmak istemediğimiz şömineli bir odaya benzer. Dışında olduğumuz zaman hemen ona sığınmak ister, sığınınca tüm sorunlarımızın çözüleceğini düşünürüz. Ama sığındıktan sonra, bu sığınmanın bir bedeli olduğunu görürüz. Özgürlüğümüzü yitirir, içeridekilerle aynılaşır ve dışarıda kalanlarla bitmek bilmeyen bir kavgaya tutuşuruz.
Bu arayış mistiği Yunan mitolojisinde anlatılan öykülerden birine konu olmuştur. Tanrılar kendilerine ölümsüzlük veren yiyecek ve içeceklerden ölümlülere tattırarak büyük bir suç işleyen Tantalos’a öyle bir ceza verirler ki, Tantalos ırmağın içinde boğazına kadar suya batmış halde duracak, fakat su içmek için başını her eğişinde sular Tantalos’tan kaçacaktır.
İşte ideal cemaat de böyledir; ona ne zaman elimizi uzatsak, elimizden kaçıp kurtulacak, yana yakıla aradığımız güvenceyi bize vermeyecektir.