“Fitzgerald çok az yazarın sahip olabildiği o niteliği, tarihin içinde yaşama algısını asla kaybetmedi.” –Malcolm Cowley
Ölümünden sonra New York Times tarafından “farkında olduğundan çok daha iyiydi çünkü hem gerçekte hem de edebi anlamda bir nesli icat etmişti…” diye tanımlanan F. Scott Fitzgerald’ın 1922’de yayımlanan ikinci öykü kitabı Caz Çağı Öyküleri’nde yazarın belki de en az Muhteşem Gatsby’si kadar bilinen ve yine en az o eseri kadar Amerika ve dünya edebiyatı üzerine etkisi olan öyküleri bir araya geliyor.
“Son Uçarı Kızlar”, “Fanteziler” ve “Sınıflandırılmamış Başyapıtlar” olarak üç kısma ayrılan Caz Çağı Öyküleri’ndeki on bir öykünün arasında, bir dans çağrısıyla sınıf atlamayı ve aşkı bulmayı hayal eden Jöleli Şeker’le, Ritz-Carlton Oteli kadar büyük bir elmasla, hayata ihtiyar bir adam olarak başlayıp yaşı ilerledikçe gençleşen Benjamin Button’la karşılaşacak, Fitzgerald’ın Princeton’da öğrenciyken kaleme aldığı bir skeç senaryosu ve öyküsünü okuyabilecek, ayrıca yazarın kitaptaki tüm öykülerinin yazılışına dair notlarına danışabilme şansını da bulacaksınız.
Yaşadığı zamanı “tüm savaşların yapıldığı, insana inancın kalmadığı” sözleriyle tanımlayan F. Scott Fitzgerald’ın Caz Çağı Öyküleri, kariyerinin başlarındaki bir yazardan içinde bulunduğu kayıp nesle dair tarihi öneme sahip bir klasik.
Ülker İnce’nin çevirisi ve önsözüyle