Bir roman bazen bir öykü gibi sevdirir kendini. Bir bahar tazeliği gibidir, bir akarsu gibi çırpıntılı yüzünü gösterir; uğultusunu, ışıltısını, akışını satırlar arasına serpiştirir. Bir yanı sıcacıktır; insanın içini ısıtır, yüreğini kabartır. Bir duygu seli yoğun bir akış içinde, okuyucuyu sarsar ve kitabı elinizden bırakmak istemezsiniz. Sözcükler, satırlar, cümleler öylesine ahenklidir ki sanki aşklara, sevdalara, heyecanlara, hüzünlere yazılmış büyülü bir şiir gibi gelir insana. Doyumsuz güzelliği, parlak renkli gözleriyle insanın içini ürperten sevimli bir kedinin bakışlarındaki tat gibidir ya da çiçeğe bürünmüş küçük esintide salınan bir kızılcık dalının güzelliğini katar içine. İçinde insanın ruhunu okşayan bir çeşni, insan gizemine güzellik katan bir tat vardır…
Ömer Yerlikaya akıcı dili, şiirsel üslubuyla okuyucusunu derinden sarsmaya devam ediyor. Çapulacılar Sokağı kutlu bir neşenin, zindeliğin sevginin, hüznün gözyaşının yaşam realitesi olarak aynı potada eritildiği bir roman. Bir şehrin geçmişine ışık tutmakla birlikte, her insanın farklı bir dünya olduğunu da gözler önüne seren destansı bir anlatıma sahip. İnsan ruhunun derinliklerindeki duyguları açığa çıkaran Çapulacılar Sokağı’nın sayfalarını heyecanla çevireceksiniz…