Şehid Çamran yaşamıyla, yaşattıklarıyla, tevazusuyla, cesaretiyle, kibirden ve bencillikten uzak olan o güzel kalbiyle gitti bu kirli dünyadan. Bu kirli dünyada, temiz kalmaya çalışanların gamını arttırarak, onları yalnız bırakarak gitti.
Ama onun takipçileri yalnızlığın ne değerli bir hazine olduğunu, yalnız olan insanın asıl dosta kavuşma aşkıyla daha fazla yandığını da Çamran’dan öğrenmişti. Öyle bir insandan bahsediyoruz ki kalbi sürekli Allah ile beraber, gönlü daima mazlumlardan yana ve şehadet uğruna yanıp tutuşan bir kalbe sahip.
Şehadete henüz kavuşamadığı savaşların birinden sonra özlemini şu sözlerle dile getiriyor;’
Ben şehadetin saadetinden nasiplenemedim. Hayatta kalmaya,acı çekmeye yanıp yanıp dirilmeye,ciğerparelerimin ölü bedenlerine bakmaya ve cenazeleri arasında sabretmeye mahkumum.. Heyhat!’