Bu romanda, Fethullah Gülen’in hezeyanlarını, yalanlarını, özel yaşamındaki bazı gizlerini, ikiyüzlülüğünü, İslamiyet üzerine kurduğu cemaatini nasıl acımasızca yönettiğini okudukça şaşıracak, kızacak ve ondan nefret edeceksiniz.
Masum insanları hayâsızca kullandığını, yüreğinde insan sevgisi yerine sadece Halife olmayı hayal ettiğini de öğreneceksiniz. Bu amaçla, devleti ele geçirmeye çalıştığını, onun gerçekte nasıl bir ruh haline sahip olduğunu, 15 Temmuz gecesine kadar yaptığı birçok çirkinlikleri bir film izler gibi yaşayacaksınız.
Kestanepazarı Camisi’nden yola çıkılan bu kırk yıllık süreçte, Fethullah Gülen’in nasıl bir canavara dönüştüğüne ibretle tanık olacaksınız.
*Camiden Cehenneme* uzanan kirli bir yolcuğun öyküsüdür okuyacağınız.
Belgesel tadındaki bu romanda, ülkenin yakın siyasi geçmişini de izleyeceksiniz.
*Fethullah Gülen, kemerini ağacın bir dalına astı. Nuri Bey, ona güle güle der gibi el sallıyordu. Haklıydı adamcağız. O dövdüğü ve intihar eden yüzbaşı da haklıydı. Diğerleri de haklıydı. Haksız olan sadece kendisiydi. Büyük bir günahkârdı. Ne yapacağını biliyordu… Yere küçük bir gümüş yüzük düştü. Ardından bir hırıltı duyuldu.*