Aşk hangi yürekte yeşerir? Kimdir onun üç köşesi ve dört bucağına sahip olan? Hangi yüreğin kapısını aralar ve hangi yürekte demlenir aşk? Cefa mı yoksa vefa mıdır kazanan? Paris güneşinin ışıltısı, Denizli işi saf ipekten bir kumaşa değiyor. Çalkarası üzümü, üzüm karası gözlerde hayat buluyor. Pek çok farklı mekân, âdeta yaşatılarak gezdirilirken okura; sadece aşka sorgu değil, aşkın da sorgusu oluveriyor ve yaşamın sağanağı yağıyor sayfalara."Aşkı kendi benliğinde yaşamasını bilen, kaybetmez ki zaten..." dedirtiyor.İki seven, bir sevilen olunca, aşk üçgeninin sarmaladığı insanlardan birisi acı çekmeye mahkum oluyor. Oysaki aşkın eylem hâli sadece seven ve sevilen için mümkündür.Romanın içinde ama aşkın dışında kalan üçüncü kahraman Serap, öyle bir anda ve öyle bir nedenle yeniden katılıyor ki oyuna, işte final budur dedirtiyor okura. Çalkaram, hikâyenin ana kahramanı Gülay için kullanılan yalın bir imge değildir. Burdur, Denizli ve İzmir’in kültürünü kucaklayıp yoğuran, ardından Paris’e uzanan bir aşkın girizgâhıdır bu kitap.
Yayınevi
:
Kanes Yayınları
2. Hamur