Çağdaş Dünya Tarihi adını taşıyan bir yapıtın işi hiç de kolay değil. İnsanoğlunun son 500 yılda yaşadığı gelişmeleri bir çırpıda özetleyivermek olanaksız. Böylesi bir yapıt, hangi coğrafyaları ve hangi tarihsel dönemleri kapsayacak? Coğrafi keşiflerle birlikte başlayan tarihsel süreç, genelde Avrupa’nın dünya üzerinde kurduğu hakimiyetle sonuçlandığı için, merkeze Avrupa’yı koymak bir zorunluluk. Biz de öyle yaptık ve aslında küçük çaplı bir Avrupa tarihi oluşturmaya çalıştık. Avrupa, yeryüzünün uzak bölgelerini birbirine yaklaştırdığı ve biz eski -dünyalılara yeni- dünyaları tanıttığı için bile Dünya Tarihi’nin merkezinde yer almayı hak ediyor. Amacımız, bugünün siyasal / ekonomik / kültürel olgularının temelinde yer alan tarihsel dönüm noktalarını ortaya koymak.
Bu amaç doğrultusunda, yapıtın en başında, Avrupa’nın büyük bir zihinsel devrim geçirmesine neden olan Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform dönemlerini aktarmaya çalıştık. Daha sonra, Orta-çağ’a özgü devlet anlayışını simgeleyen Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’nun modern dünyanın gerekleri doğrultusunda nasıl değiştiğini ortaya koymaya gayret ettik. Günümüzün siyasal sistemleri üzerinde derin izler bırakan Büyük İngiliz Devrimi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi süreçlerini olabildiğince kapsamlı biçimde anlatmak için çaba gösterdik ki, Haklar Bildirgesi, Bağımsızlık Bildirgesi, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi gibi anayasal metinlerin hangi koşullar altında ortaya çıktığını izleyebilelim. Bu bölümleri hazırlarken, tarih ve anayasa hukuku gibi farklı disiplinlerin konuya yaklaşımlarını yansıtmaya özen gösterdik. Avrupa’nın geçirdiği kültürel evrimi aktarmak için Aydınlanma Yüzyılı’nı, Batı’nın diğer ülkeler için de Sanayi Devrimleri’ni anlatmak zorundaydık. Öte yandan, yalnızca Avrupa’daki değil, dünyanın farklı coğrafyalarındaki siyasal dengeleri yeniden kuran Viyana Kongresi (1815) ve Berlin Konferansı (1885) gibi tarihsel süreçlere de değinmek gerekiyordu ki, Sömürge İmparatorlukları olgusunu etraflı biçimde okurumuza aktarabilelim. Kolonicilik konusuna girdikten sonra, Bağımsızlık Savaşları ve Bandung Konferansı gibi konulara değinmemek olmazdı. Biz de 20. yüzyıla damgasını vuran bu olayları etraflıca tarif etmenin gereğine inanarak okurumuzu bu konularda bilgilendirmek istedik ve 3. dünya kavramının içeriğini tartışmaya çalıştık.
Tabii pek çok eksiğimiz var. Her şeyden önce, 20. Yüzyıl Tarihi’ne çok az değinebildik. Bu açığımızı, Çağdaş Dünya Tarihi - 2 adını taşıyacak bir yapıtla kapatmayı diliyoruz. Böylesi bir yapıt aracılığıyla, Sovyet rejiminin kuruluş serüveninin, 1. ve 2. Dünya Savaşlarını, küreselleşme olgusunu, Avruğa Birliği sürecini, Çin ve Japonya’daki tarihsel gelişmeleri, Paris Komünü deneyiminden başlayarak Avrupa siyasal sistemine yön veren işçi hareketlerini ve sosyal refah devleti anlayışını, 1968 Olaylarını, Soğuk Savaş olgusunu, Latin Amerika’yı sarsan devlet darbelerini, Almanya, İtalya, İspanya ve Portekiz’de kurulan faşist düzenleri ve petrol savaşlarını incelemek mümkün olabilecek.