``Düğün günü Safiye`yi ben vurdum... Evet itiraf ediyorum Safiye`yi ben vurdum.`` Cabbar öfkeyle;
``Kız sen hastalığın etkisiyle ne söylediğini bilmiyorsun galiba? Ne dediğinin farkında mısın? Silahı nerden buldun?``
``Sen halay için kadınlar tarfına geldiğinde, ben avlunun dışındaki dut ağacının üstünde saklanmıştım. Mümtaz`ın uzun namlulu silahını, giysilerimin arasına saklayıp ateş etmeye hazırdım. Sen gelinle dansa başlayınca bütün kan beynime yürüdü, kendimi kaybettim ve hiçbir şey düşünmeden; tüm öfkemle tetiğe bastım. Safiye`yi öldürmekti amacım ama olmadı, başaramadım. Kurşun hedefini bulmadı. Kadınların feryatları, erkeklerin kurşun sesiyle birlikte koşuşmaları arasında sessizce oradan uzaklaştım. Eve gelip Mümtaz ile Gülnaz`ın düğünden dönmesini bekledim. Onlar da eve çok geç geldiler.``
``Hamiyet sen bunu nasıl yaptın? Niye yaptın? Ah! Ah! Zavallı Safiye...``