Yade`nin gözyaşları sel olmuş akıyordu. Hıçkırıklar içerisinde;
Sizin dediğiniz o özgürlük, o sorgulamalar bu coğrafyada hükümsüzdür. Önce toplum özgürleşsin hocam. Önce devlet baba dediğimiz sistem bütün çocuklarına adil olsun. Buraya gelip seminerler veriyorsunuz.
Buna bir diyeceğim yok. Ya sonrası? Cehaletin kurbanı bizleriz. Yaşamak için önce can güvenliği, insanca düşünmek için hak ve adalet, geleceğe inanmamız için bize geçerli sebepler sunun. Ağalık sisteminin halen hüküm sürdüğü bu coğrafyada hangi eğitim sisteminden bahsediyorsunuz? Seçimden seçime bizi hatırlayan devlet büyüklerine bizden selam söyleyin. Bu coğrafyada halen kumalık ve küçük yaşta evlendirilen kız çocukları var. Bu sefaletin bitmesi için vicdanların da özgür olması gerekiyor. Ablam da eğitimliydi. Yetti mi, yetmedi. Töre, gelenek, görenek baskın geldi. Ben de okuyorum. Ablama kıyan sadece eniştem değildi. Babam da kıydı, toplum da kıydı. Herkesin bunda payı var.
Yaşadıklarımız bu coğrafyanın kaderi mi oluyor?
Şimdi siz söyleyin hocam, bunun adı kader olabilir mi?
’Uzak olan görmekti, siz yollar sandınız*