Kapıdan içeriye girer girmez hemen ilk göze çarpan dresuarın üstünde duran bir çift küpeydi. Yeşil küçük taşlarla çevreli, içi ise bor kırmızısı minik minik yedi taştan gümüşe benzeyen, yonca figürlü, ucundan aşağıya sarkan üç adet oku andıran garip ama çok değişik bir şeydi bu. Macide bu garip ama değişik bir çift küpenin nereden geldiğini çabucak bir kafa hesabıyla tahmin etmeye çalıştı. Güzel ve süslü bir kutuda olması gerekmiyor muydu? Eğer düşündüğü şey bu değilse o halde kimindi bu tuhaf küpeler? Yoksa eve temizliğe gelen Hanife Hanımındı da o mu unutmuştu? * On Altıncı yüzyıldan günümüze uzanan gizemli küpelerin serüveni… Dokunduğu yaşamlar üzerindeki etkisiyle merakla kendini okutan roman: Büyülü Küpeler…