Doğadaki en zayıf, gereksiz ve akılsız yaratık insandır.
Zayıftır çünkü doğa koşullarına en az dayanıklı olan odur.
Gereksizdir çünkü doğal dengede yeri yoktur. Bir böceğin bile soyu tükense doğanın dengesi bozulur ama insan olmasa doğanın dengesi yerine gelir.
Akılsızdır çünkü kendisini, en akılı ve her şeyin insan için olduğuna inandırmıştır. Hiç bir zaman baş edemeyeceğini bir türlü anlamak istemediği doğayı değiştirmeye çalışır.
Doğa Tanrıdır. Başka Tanrı aramak, Tanrı’yı görmezden gelmek, Tanrı’ya saygısızlıktır. İnsanın yaptığı en büyük yanlış budur ve onun sonunu getirecektir.
Bu kitapta, bu inançtaki eski bir avcı ve balıkçının, iki elin parmaklarını geçmeyen kişi ile *Yaradan* olan doğayı korumak için verdiği amansız ve zaman zaman çok tehlikeli olan savaş anlatılıyor.
Doğa tutkunu gazeteci Metin Münir, *Bu mücadelenin böylesine zorlu olduğunu doğrusu düşünmemiştim.* diyor. Yazar da durumun vahametini ve yaptıklarının nasıl bir delilik olduğunu yazdıkça anladığını itiraf ediyor. Atlatılan onca badireye ve kazanılan sayısız düşmana bakıp yine de, *doğa ve yaban hayatı için bir şeyler yapmak gerekiyordu ve biz elimizden geleni yapmaya çalıştık. Hepsi bu.* diyor.