“Ey Okuyucu! Tarlalarda ot yemekten usanmış tok öküzler gibi, ciğer ve fareden bıkmış tembel kediler gibi, uyuşuk ve aptal bir kafayla bakıp durduğun bu âlemi, düşünceye değmeyecek kadar değersiz sanma. İlâçlar ve içkiler vardır ki, bardak bardak çekilir! Ve yine ilâçlar ve içkiler vardır ki, damla damla kullanılır. Sen almasını ve öğrenmesini bildikten sonra, arzu ve hırsların da bu ilâçlar gibi bir sayı olmaktan çıkar, azdan çoğu, hiçten bütünü kavrayabilirsin.
“Severiz; sevgilimize buse için dudak yerine, içinde kâfur ve anber tüten buhurdanlar veririz. Ve kucaklamak için sıcak bir göğüs yerine, artık çarpıntısında başka ülküler
titriyen bir kalb uzatırız. Gölgesinde ifritlerin oynaştığı bir bahçemiz vardır. Oraya şeytanlar gelir. İlhamları sade fenalıktır, sade şehvettir, fakat gençler, biz bunların bir güneş gibi sadece seyircisiyiz!”
“Ormanlarında istediği kadar kükreyen arslanlar gibi, semalarında istediği kadar yükselen kartallar gibi olmak istiyorum. Aklıma geleni söylemek istiyorum. Hürriyet istiyorum... Bunun içindir ki, hiçbir din ve peygamberin, hiçbir filozof ve Tanrının diliyle ve fikriyle konuşmuyorum... Arslanlar ve kartallar gibi, leoparlar ve balıklar gibi
hür olmak istiyorum... İçindekilerini dökemeyen insanın, zincirlerini kıramayan insanın, demir kafeslerde seyrettiğimiz bir şempanzeden ne farkı vardır? ”
Cemil Sena Ongun’un ölüm, özgürlük, kadın ve yaşama dair aforizmalarıyla aykırı bir düşünce yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız?