Elizabeth, çırpıcının elini omzunda hissetti. Onu aşağı doğru itiyordu çırpıcının eli. Dördü de dikenli bir çalının altına çömeldi, Avrupalılar önde, Burmanlar ar- kada. Uzakta, ağaç gövdelerine karşı öylesine bir haykırış dalgası ve dahlerin çıngırağı vardı ki altı adamın bu kadar çok ses çıkarabileceğine inanılmıyordu. Avcılar, leoparın kendilerine geri dönmemesine özen gösteriyordu. Eliza- beth, çalıların dikenleri üzerinde askerler gibi yürüyen bazı büyük, soluk sarı karıncaları izledi. Biri onun eline düştü ve ön kolunu kaldırdı.
“Lütfen Tanrım, leopar gelsin! Ah lütfen, Tanrım, leopar gelsin!”