Bülent elini hızla uzatıp almıştı, gözlük benzeri kaskı ve geçirivermişti kafasına!..
Biz öylece kalakalmıştık. Usulca geri yaslandı, açık gri süet koltuğa, kendini bırakırken rahatça ellerini yanlara salıverdi. O kadar rahat ve huzurlu görünüyordu Bülent, biz ise nefes almaya dahi korkar durumdaydık. Bu rahatlık ve haraketsizlik Bülent’te alışılagelen bir durum değildi çünkü.
Ben Selim olarak iyi biliyordum ki Bülent dakikalar sonra o gözlüğü çıkardığında artık eski Bülent olmayacaktı.