Ulu bir devletten geriye kalan son savaşçının ölüm feryatları, rüzgârın uğultusuna karışıp zaman zaman kulağına kadar geliyordu. Oysa ortada bir savaş yoktu… Biraz önce zirvesine çıktığı sarp dağdan, ilerideki saklı bir gölün üstüne düşen kara bulutların gölgesine baktı ve şöyle dedi:
*Vakit yok, gelmekte olan her neyse, yaklaştı artık…*
Kan ter içinde Bulagan’ın yanına gelen yoldaşları, sıra dışı bir zamanda, sıra dışı bir vazife üstlendiklerini artık daha iyi anlıyorlardı. Nandor, kabzasında duran çift kılıcı iki eliyle yokladı. Şahin, sadağından kara kirişli yayına, üzerinde yılanbaşı olan bir ok çekip yerleştirdi. Barkın, gözlerini kapatıp nefesini tuttuktan sonra topuzunu kavradı ve şöyle mırıldandı:
*Gelmekte olan bize değil, biz ona yaklaştık. Varsın artık o düşünsün.*