Ahmet Güntan’ın roman üçlemesi Bukalemun Manifesto.’yla tamamlanıyor. Önceki iki roman Olanlık. ve Tam o sırada.’nın tartışmaya açtığı sorular daha da derinleşiyor. Yine bir vicdan suçu arıyoruz. Ahlak nerede başlar? Kuşku inancı nasıl besler? Allah adliyede hâkim olsaydı cezalar kime kesilirdi? İnsan niçin kendinden başka biri olmak ister? Rahmaninov’u en iyi kim anlar? Üçlemenin son mahkemesi, bu kez kendi yerinde, bir adliyede kuruluyor. Arif’in tek suçu bu kadar güzel olmasıydı. Ya diğerleri? Neskafe Nebil, Tırtıl Muhittin, Kertenkele Rıza, Çürük Necdet, Mustafa Mıstık, Tikli Tekin ve Romantik Nuri. İnançlarının, tutkularının, korkularının, bağlanma ihtiyaçlarının esiri olmuş, duygularının ağır yükü altında ezilen birbirinden trajik karakterlerin kendi içlerindeki hesaplaşmalar, onları bu karanlık hikâyenin ibret figürlerine dönüştürüyor. Mevcut kültürün içine girmeyen, kültürleşmemiş ama çok yaygın olan erkekler arası bir aşk ağı, bize pek de tanımadığımız bir dünyanın iç çemberini aktarıyor.