Nasıl ki deliliğin sınırlarında dehanın göz alıcı tılsımıyla karşılaşılırsa, bahsettiğim mefhumların hudutlarını keşfedebilirsem eğer, dimağımdaki merceği kaplayan buğuyu ellerimin tersiyle tamamen silip, üzerine neşredilen harflerin izin verdiğinden daha fazlasını tüm mutlaklığıyla görebilirim; şimdinin kurbanı olmaktan çıkıp, şahidi ve sahibi olarak hakikati anlayabilirim.”
Kaderin gerektirdiğini kabullenmenin çaresi, zamanın sezgisel bütünlüğünü idrak etmekte midir? Gerçeğin arayışında, sınırlarındaki buğuyu silmek mümkün müdür?
Yaşam ve ölüm arasında, kendisini yazgının maşası olarak gören ve birikmiş yorgunluğunun ağırlığı altında ezilmeye başlamış bir adam. Günlük rutinine hapsolmuş, okuduklarının akışında ne beklediğini bilmeden beklemek dışında bir amacı olmayan bir diğerini ortak paydada buluşturan bir kadın.