Umberto Eco’nun ölmeden önce hazırladığı son seçki olma özelliğini taşıyan ve 2000-2015 yılları arasında kaleme aldığı yazılarından derlenen bu kitap, içinde yaşadığımız dönemin akışkan doğasını yansıtıyor.
*Toplum kavramındaki krize paralel, insanların birbirini bir yol arkadaşı değil de, aksine sakınılması gereken rakipler olarak gördüğü frenlenemeyen bir bireysellik doğar. Bu ‘öznelcilik’, modernitenin temellerine bomba döşemiş ve onu kırılganlaştırıp hiçbir referans noktasının bulunmadığı, her şeyin bir tür akışkanlık içinde eridiği bir konuma sokmuştur.*
Eco kendine has ironik yaklaşımıyla, bu yeni durumun anlaşılması ve belki de aşılmasının önünü açacak konulara değiniyor: İnsanların görünür olma tutkusundan sosyal medyanın toplumu biçimlendirmedeki rolüne, komplo teorisi çılgınlığından James Bond’un meşhur Martini tarifine, ırkçılığın yeni biçimlerinden felsefe ve kitaplara kadar kalemini esirgediği tek bir konu bile kalmıyor.
Budalalıktan Deliliğe, yazarın kimi zaman üzerinde pek düşünmeden geçip gittiğimiz, kimi zamansa anlamak için kafa yorduğumuz ne varsa, engin birikiminin süzgecinden geçirerek yorumladığı bir *veda şarkısı*.