İstanbul yakınırdı hep: *Eskisi gibi değil!* Nostaljik olmanın ötesinde bir şeyler yapmaya çağıran güçlü ama çaresiz bir mesaj. Aslında geleceğe ilişkin bir mesaj bu, eskide yaşananların şimdi ve gelecekte de yaşanabileceğini işaret eden. Ama artık *Eskisi gibi değil!*in yerini *İstanbul bitti!* aldı. Kolu kanadı kırılmış, muhteşem ama mecalsiz bir İstanbul; *ne kadar yaralasalar yine ayakta, yine güzel* diyemiyoruz artık... Ne inanç yetiyor İstanbul’u geri getirmeye ne de güç.
Bu kitap bir çığlık, bir haykırış İstanbul’un gırtlağına takılmış. Murat Belge ve Tanyeri Erkman’ın Açık Radyo’da şiirlerle, şarkılarla, anılarla, stüdyoya getirdikleri gramofondan çıkan taş-plak sesleriyle, kahkahalarla seslendirdikleri, canımızı acıtan bir çığlık ve bir haykırış işte.
Şişli’den Kadıköy’e, Sulukule’den Kandilli’ye kadar İstanbul semtlerinin bildiğimiz bilmediğimiz, övündüğümüz, sevindiğimiz, paylaştığımız, içimizi ferahlatan, içimizi acıtan hikayeleri var bu kitapta. Taşı, toprağı, camisi, kilisesi, hamamı, yemekleri, insanları, kedileri, köpekleri, martıları ve de şarkılarıyla bütün İstanbul var!