Hayat hikâyelerinde her insanın tecrübe ettiği konjonktürün, sosyo-kültürel hayatın, gündelik yaşamın, ilişkilerin, davranma biçimlerinin, sıkıntıların ve sıkıntılarla baş etme yöntemlerinin metin sahibinde nasıl formüle edildiğini görürüz. Zaman, sosyal hayat ilişkisi kitaba ismini veren briç oyunu gibidir. Amcalar da dâhil ailede birçok kişinin oynadığı briç oyununa küçük yaşlarda F. Serap Hocahanım da kalır. Öyle ki briç kulübüne üye olması ve yarışmalara katılması dahi istenir ondan. “Briç oyununu bilmeye medeni denmez.” Diyen Safveti Ziya’nın izini takip ettiğimde süreç içinde bunun F. Serap Hocahanım’da briçten belagate doğru olduğunu gördüm. Enteresan, bir o kadar da önemli bir konjonktürel izlek…
F. Serap Hocahanım’ın hayat hikâyesi “anlamın peşinde bir ömür” olarak tanımlanabilir. “Madem Kur’an okuyorum, o zaman anlamalıyım.” diyerek çıkılan yolu takip etmek de ilginç olacak. Kurumsal destek ve akademik mecburiyet olmadan alınan yol, insan için de ümitvar bir geleceğe işaret ediyor. Bu anlamda bireysel fakat sağlam bir duruşun insana açtığı kapılar, imkânlar, ummadığı hâller, hayallerinin ötesinde bir hayat ve mutluluğa dair izler de kitabın satırlarında. Bu bakımdan tek başıma ne yapabilirim ki üstelik kadınken diyenlere de güzel bir örnek bu hatırat.
Okuyalım o vakit…