Tüm kişiliği bölünmüş, şizofrenik bir toplumda *paranoid şizofreni* tanısıyla yaşamaya çalışan Orhan Ağabey...
O hastalığının ne olduğunu biliyor ve onunla yaşamayı öğrenmiş.
Ya hastalığının farkında olmayanlar?
Kendini normal sanıp şizofrenik kişiliği ile çevresine ve
kendine bir sürü çile çektiren, bizim de normal sandıklarımız...
- Ali Denizci
Kendisi hemen hemen her gün kahvehaneye uğruyor. Günde üç dört defa geldiği de oluyor. Geldiğinde bir iki tane çay içiyor. Evine yakın ve sessiz sakin olduğu için tercih ettiği mekânlardan birisi burası. Buraya gelerek çevre ediniyor. *Hep para kazanmak olmaz. İnsan kazanmak da para kazanmak gibidir. Hepimiz birbirimize muhtacız, bu bir gerçek* diyor. Elli bir yıldır aynı mahallede, kırk iki yıldır aynı apartmanda oturuyor. Üç senedir Küçükmustafapaşa’daki Deliler Kahvehanesi’ne geliyor. Balat’taki ilk kahvehane ile (eski adı Derviş Baba) şizofreni derneği başkanıyla beraber Ali Denizci’yi görmeye gittiğinde tanışıyor. Altı yedi senedir tanıdığı Ali ağabeyin yüreğinin çok büyük olduğundan, insanları bir araya toplama işini çok iyi yaptığından ve çok zor bir işi başardığından bahsediyor.
- Şeyma Yeşilçavdar