*…Bu insanlar kapılarını kilitlemez, çocuklarının nerede olduğunu merak dahi etmezdi. Bunlara gerek bile yoktu. Adı konulmamış bir sözleşme, hem bu masadakilerce hem de tüm Bodrum sakinleri tarafından yıllar önce imzalanmıştı. Kimse kimseye karışmaz, kimse kimseyi yargılamaz, ötekileştirmez, kınamaz, yere düşerse vurmaz, zengin olursa geçmişini unutmaz; mesut, hilesiz, kanaatkâr ve bahtiyar yaşardı. Düğünler, cenazeler ortaktı. Zeytinliklerin altına sofralar kurulur, çaylar kahveler içilir; mutsuz olanı mutlu, kederli olanı neşeli, sinirli olanı sakin yapana kadar kalkılmazdı. Burası, işte burası herhangi bir yerden başka bir yerdi…*
*Orhan Boran`ın ilk öykü kitabı `Bodrum Alabanda.` Bir Bodrum tutkunu. Tüm öyküleri bir kasabanın değişim ve yabancılaşma sürecine tanıklık ediyor. Okur da yalın, sahici insanların gündelik hayatlarının doğallığıyla, bu doğallığı değişime zorlayan kent kültürünün ve sermayesinin ironik yıkıcılığını yaşıyor öykülerde. Anlatılan olaylarda nostaljik ve pastoral olanın arka plana yerleştirilmesi de öyküleri katmanlı hale getiriyor.
İlk öykü kitabı olmasına karşın heyecan veren, sosyal yanı güçlü, dili seven, dile özen gösteren bir yazarla karşı karşıyayız. Yolu açık bir yazar Orhan Boran.*