Zara’da tabii ki biz de bu Varlık Vergisi kervanına dâhil edilmiştik. Bir kuruşların ve on paraların iş gördüğü 1942 yılında 500 lira vergi yazılmıştı bize de.
Hiç unutmam, koyun ve keçilerin doğum yapmasına bir ay kala, yani mart ayının ortalarında, paraları vergiye yetmeyen büyüklerimiz hayvanları satışa çıkardılar. Kasaplar geldi, en tavlı keçileri tanesi iki buçuk lira karşılığında seçip aldılar ve kesip etini sattılar. Bizim bir keçimizin karnından üç tane yavru çıkmıştı, yani bir ay sonra doğum yapsa üç yavrusu olacaktı. Dedem, babam, amcalarım çok üzülmüşlerdi. Zaten kasaplar keçileri götürürken, evden sanki cenaze çıkıyormuş gibi, bir ay sonra doğum yapacak keçilerin arkasından bakıp hep birlikte ağlamıştık.
O zaman Köroğlu Gazetesi vardı. Gazete, görülmemiş bir şey olduğu için, “Vatandaşın biri kasaplara keçi satmış. Kasap keçiyi kestiğinde karnından üç tane yavru çıkmış!” diye bu olayı sayfalarına taşımıştı. İşte o “vatandaşın biri” dedikleri bizdik. Gazeteyi okumuştuk da saklamak hiçbirimizin aklına gelmemişti. Şimdi sadece hüzün veren anısı kaldı belleğimde.