Her şeyden önce ve her şeyden sonra yaşam, daima bir tür yeşerme olarak ifade bulmuştur. Doğumda ve dirimde, bollukta ve doyumda bu yeşermenin varlığı duyulur. Hayat ağacı dünyanın merkezinde, sayısız yuvayla donanmış dallarıyla, kökten göğe tohum saçar. Yeryüzünün tüm bitkileri bu tohumlardan toprağa düşer, yayılır ve yaşama karışır. İçlerinde ölümsüzlüğüne inanılan ulu gölgeli ağaçlar da vardır, zehirli, şifalı, dikenli dikensiz otlar da. Bazısı uykuya dalar, mevsimleri çevirir, ruhu bir ilahın bedenine yerleşir. Onunla uyanır bahar ve o kaybolunca esmeye başlar soğutucu rüzgârlar. Yaşam bitkilerin yanı sıra devinir. Bitkileri böylelikle duyarız, onlar hakkında bildiklerimiz milyonlarca yıllık bir birlikte yaşam deneyiminden taşınır.
İnsanın anlam arayışının ve inşasının ürünü olan mitoslar, insanla ilişkide olan tüm diğer varlıklar gibi bitkilerin de çağlar boyu dönüşümünü ilk ağızdan aktarırlar. Deniz Gezgin`in Bitki Mitosları adlı bu çalışmasında farklı coğrafya ve kültürlerde, bitkilerin kültür dünyasında yer buluş biçimleri aktarılıyor. Kökündeki ölümcül inatla çığlıkları duyulan adamotundan, ölmezağaç zeytine dek bitkilerin binlerce yıllık anlam yolculuğunun izi bu kitapta sürülüyor.