1054 yılında Çinli gök bilimciler güpegündüz gözlenebilen “misafir” bir yıldızı kaydederler. Haftalarca gözetlenen bu gök cismi, devasa bir süpernovanın kalıntılarıdır.
Dümdüz Davutlardan düpedüz bir Davut da evinde karşılaştığı davetsiz misafir karşısında Çinli astronomlar kadar şaşırır. Teleskopsuz da görülebilen bir ölü yahut varlık bakiyesidir mevzubahis bu konuk. Kendini ev hapsine mahkûm eden çağdaş bir Galileo’dur düzayak Davut ve keşfine çıktığı insan eskisinin/eskizinin esiri olmaya yazgılıdır.
Abdullah Akan, tüy sıklet hacimli bu romanda daha ilk sayfadan manyetik bir kurgu gösterisi başlatıyor ve son satıra değin şölen ateşini diri tutmayı başarıyor